COCA-COLA’DA SATIŞ DEPARTMANINDA ÇALIŞAN BİR ENDÜSTRİ MÜHENDİSİ UMUTCAN IŞIK İLE RÖPORTAJ ZAMANI

Merhaba sevgili okurlarım. Bugün sizlere Coca-Cola’da satış departmanında çalışan bir endüstri mühendisi Umutcan Işık ile yaptığımız röportajı aktaracağım. O halde başlayalım.

RÖPORTÖR: Merhaba, nasılsınız?

KİŞİ: İyiyim teşekkür ederim. Siz?

RÖPORTÖR: Ben de iyiyim,teşekkür ederim. O halde başlayalım. Öncelikle kendinizi tanıtabilir misiniz? Öğrenim hayatınızdan bahseder misiniz? Şu an çalıştığınız departmandan bahseder misiniz?

KİŞİ: Ben Umutcan Işık. 1993 yılında Ankara’da doğdum. Hep burada büyüdüm. Lisede de Hacı Ömer Tarhan Anadolu Lisesi mezunuyum. Orada Almanca okuyordum. Yani lisedeki ilk ana yabancı dilim Almanca’ydı. Keyifli bir dildi. Daha sonra uluslararası geçerlilikten ötürü üniversitede de İngilizce’ye yönelme kararı aldım. Satışta çalışmak istememi bilime en güzel endüstri mühendisliğiyle bağlayabileceğimi fark ettiğim için  endüstri mühendisliği okuma kararı aldım. Çankaya Üniversitesi’nde okudum. Bu okulu tercih etmemin sebebi; orada bir burs kazanmıştım ve bunu değerlendirmek istedim. Aynı zamanda olanakları çok iyiydi. ODTÜ’nün sunduğu ADEK ya da ÇANKAYA’ nın sunduğu MÜDEK gibi kurumlar vardır. Bu tarz kurumlar bölümün kalitesini ölçerler. Eğer geçerlilik bulurlarsa programa uygundur diye bir ibare verirler. Mezun olduğunda diplomanın arkasında bu ibare yer alır. Bu ibarenin uluslararası anlamda sana katacağı şeyler vardır. Şu an ben Avustralya ‘ya gidip 18 ay boyunca çalışma hakkına sahibim. Mezuniyetinden sonraki iki yıl içerisinde buna başvurabiliyorsun. Bu ve bunun gibi sebeplerden ötürü de Çankaya Üniversitesi’ ni tercih ettim. Üniversiteden de 2018 Haziran ayında mezun oldum. Hemen peşinden de Coca- Cola macerası başladı. Satışta orada başladım. İstediğim alanda istediğim yerde başlamış oldum. FMCG (Hızlı Tüketim Ürünleri) sektörünün en iyi markalarından birinde başlamış oldum.

RÖPORTÖR: Üniversite hayatınızdan bahseder misiniz? Kendinizi geliştirmek adına neler yaptınız?

KİŞİ: Ben üniversitede çok başarılı bir öğrenci değildim açıkçası ders konusunda. Daha çok sosyal kısmı seven bir adamdım. Okul kulüpleri kurmayı çok severdim. Bir kulübüm vardı. Patronlarla iletişim vardı. Büyük markaların müdürleri, Ceo’ları, sahipleri gibi insanlarla buluşup biz de röportaj yapıyorduk bu şekilde. Çok da keyifli bir işti. Daha sonra AISEC ile bir yurt dışı maceramız oldu. Sırbistan’da yaklaşık 4 aylık bir süreçle bir organizasyona katıldık. Sonrasında orası beni çok sardı. Ben çok sevdim. Bir 4 ay daha bulundum ama bu AISEC ile olmadı. Bu seferki elektrik elektronik üzerine bir firmaydı. Üniversite hayatım genel olarak böyle kulüplerle, sosyallikle dolu doluydu. MÜDEK süreli bir uygulamadır. MÜDEK her 3 yılda yenilenen bir programdır. Benim üniversite hayatımın olduğu dönemde de bir yenilenme oldu.Bu programın okula yeniden kazandırılması konusunda çok faydam oldu. Ve kazanırken de 5 yıllık kazandık. Bu da Türkiye’de bir ilkti. Bunlar güzel şeylerdi. Benim üniversite hayatım bu şekilde geçti.

RÖPORTÖR: Bir endüstri mühendisliği öğrencisi için okul ortalaması, okul markası, yabancı dil seviyesi, kendini geliştirmek adına yaptığı sosyal aktiflik, network alanı gibi durumları sıralamış olsaydınız nasıl sıralardınız? Yani öğrenci en çoktan en aza nasıl değer vermelidir?

KİŞİ: Ben kendimden yola çıkarak başlıyorum. Herkes iyi olduğu şeyi anlatmaya çalışır ama ben objektif olmaya çalışacağım. Ben ortalamanın önemli olduğuna inanan bir adam değilim. Eğer yüksek lisansını yapmana yetecek bir ortalaman varsa elinde bu senin için yeterli oluyor. Çünkü savunma sanayi haricinde hiçbir firma senin ortalamana bakmıyor genelde. Ben iyi bir ortalamayla mezun olmadım. 4 üzerinden 2.50  ortalama ile mezun oldum. Ben yüksek lisans için MBA istiyordum. Ki o da 3 yıl iş tecrübesi ister. Bütün yüksek lisanslar için 2.20 ortalama yeterlidir orada kabul alabilmen için. Bu yüzden ortalamaya hiç bir zaman önem vermedim. Benim için önemli olan bir endüstri mühendisi için; iyi iletişim kurabilmek, iyi anlatabilmek, insanlarla diyaloğunun güzel olmasıdır. Bunlara daha çok değer ve önem veriyorum. Bir firmam olsa ve bir endüstri mühendisi alıyor olsam bir şeyi nasıl anlattığına, hangi kanalı kullandığına bakarım. Özellikle diline bakarım. Çünkü bir endüstri mühendisinin yabancı dil bilmiyorum deme lüksü yoktur. Bu çok net. Bunlardan birisi İngilizce’dir. Üstüne bir de hangi dili koyacağın önemlidir. Senin hangi ülkede çalışacağını belirler. İngilizce yanında Rusça eklersen senin yaşayacağın bölge Asya olacaktır gibi. Network, bir yerlere girip çıktıkça ya da diyaloğunu artırdıkça gelişen bir şey. Network, yapayım diye uğraşılan bir şey değildir. Birileriyle konuşmak, tanışmak ve fikir alışverişinde bulunmak zaten bir network edinmektir. Network kendiliğinden geldiği için bir öncelik olamaz. Benim için bir sıralama yaparsam yabancı dil en başa gelir, not ortalaması en sona gelir. Not ortalamasının da üniversite sonucunun da çok önemli bir kriter olduğunu düşünmüyorum. Kişinin zeka seviyesini belirlediğini düşünmüyorum. Ben sayısal kısımlarda yeteni yapmanın mantıklı olduğunu düşünen bir adamım. Onun yerine kendimi sözel kısımlarda geliştirmeliyim. Bence bir endüstri mühendisi için de bu geçerli.

RÖPORTÖR: Çevrenizde çift dal yapmış bir endüstri mühendisi oldu mu hiç? Olduysa neyden yapmıştı? Örnek verebilir misiniz? Sizce hangisi mantıklı?

KİŞİ: Bu konuda herhangi bir bölüm söylemem mantıklı olmaz. Çünkü tamamen kişisel tercihtir. Yani ikinci arabamı alıyorum, hangi renk olsun der gibi bir şeydi. Benim etrafımda çok vardı çift veya yan dal yapan. Genelde endüstri mühendisinin tercih ettiği bilgisayar mühendisliği olur. Genelde o yöne ilerlemeye çalışırlar. İnsan önce ne yapmak istediğine karar vermeli. Yani pilotlukta çok para var diyerek pilot olunmamalı. Uçmak çok büyük bir hayal olmalı ki pilotluk okunabilsin. Yazılıma bir ilgin yoksa bilgisayar mühendisliği okumanın bir mantığı yoktur. Ben kendim için yapıyor olsaydım Uluslararası İlişkiler ya da Uluslararası Ticaret tercih ederdim. Ama mühendislik olmak zorundaysa makine mühendisliği alanında tercih etmezdim. Çünkü ben hatta çalışmayı seven bir adam değilim. Bilgisayar mühendisliği tercih etmezdim çünkü şu an için yazılımla oynamayı seven bir adam değilim. Çalıştığım departman sözel bir departman olduğu için sayısal değerlere dayalı olmamalı. Ben çift veya yan dal yapsam sosyal bir alan tercih ederdim. Zaten endüstri mühendisliği sayısal anlamda seni tatmin edecek bir mühendislik. O yüzden yanına bir makine mühendisliği koymanın bir mantığı yok. Endüstri mühendisliğinin en iyi tanımlandığı ülkelerde tanımı işletme yeteneği kazandırılmış makine mühendisliği olarak geçer. Yani Avrupa’daki bir çok tanımı budur. Zaten makine okumuş endüstri mühendisi sıfatıyla çıkıyorsun mezun olduğunda. Yani o yüzden yanına Makine ya da Metalurji Mühendisliği gibi kimyevi mühendislikleri katmazdım. Ben şu an açıktan Adalet okuyorum. Kişinin haklarını bilmesi gerektiğini düşünen bir adamım. Satış gibi ekonominin çok döndüğü yerlerde kurallar bellidir Türkiye şartlarında. Bu kuralları bilmen lazım ki bu kurallar içerisinde oyununu oynayabilmelisin. Yani çok ince bir çizgidir aslında satışın olduğu nokta. Bir tedarikçiysen karşıdaki müşterinin arz ve talebini anlayarak devam etmen gerekiyor. İşi kandırmacaya çevirmeden ilerlemen gerekiyor. Ona sırf satmak için satış yapmaman gerekiyor. Bu da kuralları bilmen gerektiği anlamına geliyor. Ben hukuk tarafını tercih ettim. Bir endüstri mühendisi olarak hukuki bir şey okumanın mantıklı olduğunu düşündüm kendi açımdan. Şu an o yola doğru gidiyorum. Dediğim gibi bireysel olarak bakmak gerekiyor bu duruma.

RÖPORTÖR: Endüstri mühendisliği sizce kimlere göre bir meslektir? Nasıl özellikler ve karakterler tanımlardınız?

KİŞİ: Ben kendim için söyleyemem bunu. Etrafımda başarılı olarak gördüğüm ve bildiğim endüstri mühendislerinin ortak özelliklerini sayabilirim. Girişken olmalıdırlar. Her girdiği ortamda kendini ifade edebilme yeteneğine sahip olmalıdırlar. Mesela bir işletmenin iş analisti olmak istersen bir köprüsü olursun, yani satın almada çalışmak istersen bir köprüsü olursun. Aslında firma ile müşteri arasında, işi yapan ile isteyen arasında köprü olan kişidir. Endüstri mühendisinin en önemli silahlarından biri iletişimdir. İletişimi iyi idare etmelidir. İki tarafın da isteklerini anlayıp ve sentezleyip durumu ona göre planlaması lazım. Ben masa başında çalışmayı ve yazılımla çalışmayı seviyorum diyen bir adamın bana göre endüstri mühendisliğinde işi yok. Bence olmamalı.Yazılım monolog bir dil bence. Senin tamamen yeteneklerini kullandığın bir alan. Yeteneklerinle ilerlediğin bir nokta. Bilgiyi bir bireye değil de sayısal bir ortama aktardığın bir yer orası. Bu tarz bir adam ise endüstri mühendisliğine girmesini pek tavsiye etmem. Dediğim gibi iletişimin, girişkenliğin ve diyalogların çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bir de cesur olmalılar. Bir konu hakkında iddiaları var ise o tezi savunuyor olmalılar. Arkalarını doldurabiliyor olmalılar her ortamda ve her şekilde. Mesela satış için konuşayım. Burada bir durumu gerçekleştirirsin ve buradan aldığın feedback ile yolunu tekrar çizersin. Sen o sözel yönlendirmeler sayesinde sayısal bir sonuca ulaşabilesin. Bir endüstri mühendisinin en önemli şeylerinden birisinin bu olduğunu düşünüyorum. Yani endüstri mühendisliği tamamen diyalog işidir. Sayısal kısmı halletmek çok zor bir iş değildir. Bunu tüm mühendislikler halledebilir. Sözel algoritmasını çözebiliyor olmak  asıl iş. Bazı derslere bu şekilde yaklaşıyorsan bu derslerde başarılı olabiliyorsun. Olasılık gibi yani. İstenilen endüstri mühendisliği şekline bürünebiliyorsun. Şu an pek çok yeni dil ortaya çıkıyor. Apple mesela yeni bir dil çıkardı. Birinin kalkıp bir endüstri mühendisi yazılım bilmek zorundadır demesi mantıklı gelmiyor. Güncel dünyada herkesin yazılımla ilgili temel bilgisinin olması gerektiği taraftarıyım. Bunu aslında şuna benzetebiliriz; Endüstri 4.0 ile bir çalışma yapmıyoruz ama bilmek zorundayız. Yani yazılımla bilgin de bu kadar olmalı. Bir proje planlamacısı olmak istemiyorsun ama proje planlamacısının ne yapması gerektiğini bilmen lazım. İşi alır, işin takibini yapar gibi bilgileri bilmen gerekir.Aslında bunlara benzetebiliriz.

RÖPORTÖR: Bana vaktinizi ayırıp değerli bilgilerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Benim için çok keyifli ve verimli bir röportaj idi. İyi günler dilerim:)

KİŞİ: Ben teşekkür ederim. İyi günler.

Sevgili okurlarım,bugünkü yazımızın sonuna gelmiş bulunmaktayız. Ben kendisini dinlerken ve buraya aktarırken çok keyif aldım. Umarım sizler de okurken çok keyif alırsınız. Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle:)

HURİYE BÜŞRA ÖZTÜRK

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: